Sizlere bu yazımda KKTC’nin geleceği konusunda bu güne kadar bilinmeyen ve saklanan bazı ayrıntıları paylaşacağım. Bu paylaşımla “Ergenekon” davası arasındaki ilişkileri de sizlerin yorumlarınıza bırakacağım. Ancak sizlere girizgah olarak şu tespitimi iletmek isterim. Türkiye Dünya’nın, KKTC ise Türkiye’nin laboratuarıdır.
TAKDİS (!) DOSYALARI
Kıbrıs denildiğinde akla ilk gelenlerden biri de Mihail Hristodolu Muskos adındaki Başpiskopos III. Makarios’tur. Makaryos, 1913 yılında Baf’ta bir çiftçi ailenin çocuğu olarak doğdu. 13 yaşında da babası tarafından Çiko Manastırına verildi. Buraya kadar her şey normal. Bu bilgileri her yerde bulabilirsiniz ama bulamayacağınız bazı bilgiler var. Bunlar da çok önemli.
Mihail Hristodolu MUSKOS’un babası aslında 1.95 cm. boyunda iri yarı ve yakışıklı bir Türk bahçıvandır. Mihail Hristodolu’nun babası, oğlunun evin dışına çıktığı bir gün karısının daveti ile yatağa giren Türk’ten olduğunu öğrenir ve delirir. Bir Türk oğluna verilecek en korkunç ceza, onu bir Türk düşmanı olarak eğitecek manastıra vermektir. Babası da bunu yapar. Mihail Hristodolu, yakışıklı ve parlak bir genç olduğundan Çiko Manastırı’ndaki din adamlarının (!) dikkatini çeker ve bir süre sonra onların odalığı oluverir. İlk seferi zorla olan bu eylem bir süre sonra Mihail Hristodolu için de zevk ve alışkanlık haline gelir. Ancak tecavüz ve taciz bununla bitmez, genç, iriyarı ve yakışıklı bu delikanlıyı bazı din adamları (!) da “erkeği” (!) olarak kullanmaya başlar. Nihayetinde ünlü bir aktif-pasif homoseksüel olan Mihail Hristodolu Manastır yöneticileri tarafından “seçkin” bir din adamı (!) yetiştirilmek üzere Lefkoşa’daki Ankripion Okulu’na gönderilir. Mihail Hristodolu orada da bir sex oyuncağı olarak kullanılır. Ünü okul dışına da yayılan Mihail Hristodolu Atina İlahiyat Fakültesi’ne gider. Ünü sınırların da dışına taştığından bu kez 1946 yılında Boston İlahiyat Fakültesi’ne devam eder. 1948 yılında Kıbrıs Kitium Metropolitliği’ne seçilen Mihail Hristodolu adaya döner. 1950 yılında da yapılan bir plebisit sonucu ada Rumları Mihail Hristodolu’yu Başpiskopos olarak seçerler. Mihail Hristodolu da III. Makarios adını alarak Başpiskoposluk makamına kurulur. Artık Kıbrıs’ta yetiştirilen bütün Ortodoks din adamları ve din adamı olarak yetiştirilecek bütün körpe çocuklar III. Makarios tarafından seçmece olarak “takdis” (!) edilmeye başlanır. Yıl 1953’e gelinceye kadar, Makarios’un yakınına yerleştirilen bir İngiliz Ajanı II. Makarios’un bütün “takdis” (!) faaliyetlerinin fotoğraflarını çekerek İngiltere’ye gönderir. 1953 yılında, adadaki İngiliz Yönetimine karşı cephe açan III. Makarios İngiltere’nin Kıbrıs Valisi Sir John HARDING tarafından Sychelles Adaları’na sürgün edilir. Böylece tescilli bir homoseksüel, Kıbrıs Rumları nezdinde KAHRAMANLAŞTIRILIR. (İçeri at, parlat, başa bela et... size de bir şeyler hatırlatıyor mu?)
Londra ve Zürich Anlaşmaları ile Yunanistan’ı köşeye sıkıştıran ve adada garantörlük alan Türkiye’ye ve anlaşmalara karşı 1955 yılında kurulan EOKA örgütü tam mukavemet başlatacakken III. Makarios gündemi belirlemek amacıyla EOKA ile görüşür. Onlara:
“Yarın saat 11:00’da bir basın toplantısı yaparak bu anlaşmaları geçersiz saydığımı ilan edeceğim. Ondan sonra başlayacak mücadeleye hazırlanın. Ben konuşmadan da siz asla konuşmayın” der.
Ertesi gün saat 09:30’da Adada görevli iki İngiliz ellerinde ince bir dosya ile gelerek III. Makarios ile görüşmek isterler. Görüşme esnasında İngilizler III. Makarios’a Londra ve Zürich Anlaşmalarına Büyük Britanya Krallığı’nın imza koyduğunu ve bu anlaşmaların Kıbrıs’ta harfiyen uygulanması gerektiğini söylerler. İtiraz etmeye kalkan III. Makarios’un önüne ince dosyayı fırlatırlar. Dosyayı açan Makarios “takdis etme ve edilme” (!) faaliyetlerinin birkaç fotoğrafını görünce, “PES” eder.
Kıbrıslılar, bu statü altında yıllarca sorunlar yaşayarak da olsa yaşarlar.
Önceleri kurulan siyasi ağırlıklı EOKA-A örgütünün yerini sertlik ve katliam yanlısı EOKA-B alır. EOKA-A örgütü, uyguladığı yöntemlerle Ortadoğu’daki eski "Demir Perde"ye yakın ülkeler ile ciddi bir yakınlaşma içine girer. Uluslararası düzeyde hayli mesafe alır. Ancak, yöntemleri kan ve katliama “göreceli” olarak uzak olduğundan, ya da “uzak” olması istendiğinden EOKA-B devreye sokulur. EOKA-B aslında III. Makarios'un teslimiyetini çözmek amacıyla kurulmuştur ve kullanılmıştır. -Sizlerin de dikkatinizi çekmiş olmalıdır; Türkiye’de EOKA-A asla bilinmez ve bilinmesi de istenmez. Bu konuda Doktora Tezi hazırlayan Mehmet YUVA da aforoz edilir.-
STASİ AJANLARI
Doğu Almanya (Demokratik Almanya Cumhuriyeti-SSCB yanlısı) Gizli Servisi STASİ’nin Merkez Karargahı’ndan Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olmasına rağmen STASİ adına casusluk yapanların dosyalarının Türkiye’ye nasıl getirildiğini daha önceki yazılarımda ve başka köşelerde okurlarımın bilgisine sunmuştum. Hatta, Susurlukta meydana gelen kaza (!) ile ortaya çıkan sonuçların farklı yorumlandığını ve Susurluk olayını Türkiye’deki STASİ ajanlarının tetiklediklerini, ama bu operasyonun altında kaldıklarını da ifade etmiştim.
O zaman sizlere üç isim vermiştim; ünlü bir yazar (!) Ç.A., ünlü bir siyasi M.U.U., ünlü bir sendikacı R.B. Geçenlerde elime dördüncünün de ismi ulaştı, MAKARİOS dosyası ile birlikte. Adı M.A.T. KKTC’nin önemli siyasi isimlerinden biri. (Dosyada geçmişte Kıbrıs Türklüğü'nün mücadelesi esnasında çok önemli operasyonlara imza atmış bir Kıbrıs Türk'ü olan A.T.'nin yazdığı raporlar da var)
Dosyada, M.A.T.’ın nasıl STASİ Ajanı olduğunu, dosyasının aslının eski adı ile KGB yeni adı ile FSB’de bulunduğunu; aynı dosyanın bir kopyasının İngiltere’nin dış istihbarat örgütü MI-6’da bir başka kopyasının da MİT’te olduğuna dair önemli bilgiler var.
Şimdi buradan M.A.T.’a sesleniyorum ve soruyorum;
- 1974-1976 yıllarında TKP ve TSİP’in hangi kademelerinde görev aldınız?
- Türkiye'de hangi evlerde özel “seminer”lere tabi tutuldunuz?
- ODTÜ’deki öğrenci yapılanmasında size “öğrenciler ve öğretim üyelerinin” fişlenmesi için size hangi Büyükelçiliğin adamları teklif getirdi mi ve bu işlemler için size ödeme yapıldı mı?
- Şimdilerde GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) tarafında faaliyetini sürdüren AKEL Partisi'ndeki şahsi dosyanızda, bu konuda yer alan bilgiler Hristofyas tarafından, size şantaj amaçlı olarak sunuldu mu?
- 1993 yılında DP-CTP koalisyonunda bakan Bakanı yapılmanız için tavassutta bulunanlar oldu mu?
- Bakanlıktaki görevinizin ilk haftasında size STASİ Ajanı olduğunuza dair bir dosya ile gelenler oldu mu?
- Zamanınızda sürdürülen toplumlar arası görüşmelerde, görüşmeleri yanınızda kimse olmadan sürdürmeniz konusunda size emir ve talimat verildi mi? Kimler tarafından?
- Yine, 4 sene önce STASİ Ajanı olduğunuza dair bir başka kopyayı, size hangi devletin temsilcileri getirdi. Bu dosya karşılığında o devlete Dip Karpaz Bölgesi’nde kaç dönüm vatan toprağının verilmesini sağladınız?
- İngiltere Londra’daki Hamlet Mason Locası’na kimin tavassutu ile üye kabul edildiniz ve kaçıncı Masonik dereceye kadar yükseldiniz?
- … dahası…
MAKARİOS-M.A.T. BENZERLİĞİ
Makarios da M.A.T. da İngiltere tarafından kullanılmışlardır. M.A.T. hala kullanılmaktadır. KKTC’de İngiltere başroldedir. İsrail ise şimdilik baş altı rolü üstlenmiştir. Merak edilen M.A.T’nin toplumlar arası görüşmelerde bir başka İngiliz ajanı olan Hristofyas ile hangi konuları paslaştıklarıdır. Bu benzerliklerin dahası dosyada var ama şimdilik bu kadar.
Ancak bu konu ile ilgili farklı birkaç olayı da size başlıklar halinde sunmak istiyorum.
- Kuzey Kıbrıs THK’nun kapatılması,
- Elmas GÜZELYURTLU ve ailesinin katledilmesi,
- Vakıflar Yasası’nda yapılan değişiklikler,
- Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlettirilmesi, vatan topraklarının peşkeş çekilmesi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder