23 Şubat 2012 Perşembe

YENİ GÜNAYDIN YAZILARI 13

Yeni bir GOBEN ve BRESLAV olayına hazır olun…

“Potamyalı Operasyonu”

Vaktiyle “Pentagon’dan sızan Kozmik Belge”yi yayınlamıştık. Bu yazı dizisini de Cacıkistan adlı kitabıma EK-C olarak taşımıştım. Yazıyı yazdığım ve yayınladığım günleri çok iyi hatırlıyorum. Kendinin değerini, menşeini, mezhebini ve meşrebini bilmeyenler “De get işine ya, Pentagon’dan da belge mi sızar” diye bizi “ti”ye almışlardı. Ben sabırlıyım, yazdıklarımın uçları bugünlerde birer birer ortaya çıkıyorsa da tek kelam etmek istemiyorum. Çünkü “Vaktiyle yazmıştım” diyerek çalım satmaktan nefret ediyorum. Kızdığım sadece “etkili ve yetkili” makamlarda olup da yazılanlardan ders almayanlar, yazılarını aklı başında bir çaba ile metodik olarak değerlendirmemeleri. Devlet geleneğimiz yüzlerce yıllık olmasına ve hatta neredeyse iki bin yılı aşmış olmasına rağmen, bu devletin geçmişine layık olmayan ve makamları ile şeref bulanların devlet yönetiminin büyük bir bölümüne hâkim olmalarına da kahroluyorum.

Bu günlerde İsrail İran’a saldırabilir mi, nasıl saldırabilir, müttefikleri kimler olabilir, hangi silah sistemlerini kullanabilir, geçmiş operasyonların kodları nelerdir konularına kafayı takmış durumdayım. Görüyorum ki İsrail hemen bütün “Covert Action Operation”larına hep “İntikam” ve “Ders” çağrıştıran kod isimleri vermiş. Operasyonların icrası esnasında da taktikleri ile ara operasyonlar da yapmış. Kısaca İsrail’in Covert Action Operation”ları aslında birer “Matriyoşka” gibi. En içteki matriyoşka parçacığını sadece İsrail’in bildiği bir çalışma örneği.

“POTAMYALI OPERASYONU” da neyin nesi?

Pentagon’dan sızan Kozmik Belge’deki bir tespit çok hayati değerdeydi. Tespitte; “’Eğer Büyük Ortadoğu Projesi’ne İsrail karşıymış gibi görünseydi, çok kolay başarılabilirdi.” Projenin en büyük yandaşı olması gereken İsrail’e bile böyle bir görev biçen Pentagon, bu role yeni bir rol yazdı ve yeni bir “esas oğlan” görünümlü “yardımcı oğlan” buluverdi. Onu Büyük Ortadoğu Projesi alanındaki azınlıkların elinde bulunan yönetimler ile çoğunluk yönetilenlerin arasına sokuşturdu. Karşıdan bakanların “En kahraman Rıdvan” vaziyetinde gördükleri bu “Truva Atı”, özel görevini de büyük oranda yerine getirdi.  Ancak, filmin finalindeki rolünü bir türlü oynayamadı. Bir yanda İsviçre bankalarında olduğu söylenegelen 17 milyar USD, diğer taraftan Karaciğere de atlamış Kolon Kanseri, kurumlar arası daha doğrusu deyyusluklar arası çatışma esnasında “gözaltına alınma” çizgisine kadar uzanan bir süreç, “Truva Atı”nı tehdit eder durumda. “Truva Atı” son dönemde “mutemed”ini sürekli yanında gezdiriyor; kızını. Kendisinden sonraki süreçte zıkkımlandıklarının bütün ayrıntılarını, birlikte çevirdikleri işlerin bütün görüntülerini, dosyalarını, deşifrelerini onunla paylaşıyor. “Truva Atı” sonunun Merhum Muammer Kaddafi”den beter olacağının farkında ve “kamçıyı görmüş it” misali titriyor. Çünkü kendisine verilen son görevi başaramaz ise, ailece, kardeşleri hatta partisinin bazı kurucuları dâhil sonları Mussolini’den beter olacak… Son görev, “Sünni”-“Şii” çatışmasını bitmeyecek şekilde başlatması. Yani kısaca Türkiye ile İran’ı savaşa sokması. Truva Atı bu görevini yerine getirebilmesi için başta partisinin içindekiler olmak üzere, tabanının olası direnişini aşmak zorunda. Ama bunu şimdiye kadar başaramadı. Başta İngiltere Genel Valisi-Çankaya Mantıcısı olmak üzere hemen hemen tüm müttefikleri (!) Truva Atı’nın karşısında. Bütün bu ahval ve şartlar Truva Atı “Potamyalı’yı” köşeye sıkıştırmış durumda.

İstanbul’da nekahet (!) dönemlerini geçiren Potamyalı’nın son dört gün içindeki ziyaretçilerinden bazıları çok önemli. Bunlardan biri David KİMCHE’nin abisi Jack Efendi, diğeri Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarına yakın bir yerde katledilen “Sivil İsrail Generali”nin ortağı yani “Mara”nın kocası Isaac Efendi, Gladio’nun yetkin veled-i zinası emekli Bir Orgeneral ve burada şimdilik zikredilmemesi gereken bazı dış görevliler…  Sizlerin bunların efendiyi ziyaret ederken görmeniz mümkün değil, çünkü “nekahet” kâşanesinin yaklaşık 500 mt’lik yarıçap içinde üç farklı giriş çıkışı daha var. “Bir gün kaçmak için gerekebilir” denilerek 2007 seçimleri sonrası inşa edilen tünellerin bir görevi de bu… Neyse daha fazla ayrıntıya girip de başımıza bela almayalım…

Üzerinde çalışılan “İhanet Planı” İsrail’in İran’a karşı yapacağı Hava Harekâtı’na katılacak olan 100 adet (1’i parça bekler 1’i düştü toplam102) F-16I’nin harekâta kuyruklarında ve kanat altlarında Türk Hava Kuvvetleri armaları ile katılmalarının sağlanması. Bu uçakların harekâta Batman Üs’sünden katılmaları. (Hâlihazırda insansız hava araçlarının üssü) işte sizlere 100 adet Goben ve Breslav. Harekâtın ne zaman yapılacağı ise tartışmaların ikinci kısmı, muhtemelen 30 Ağustos 2012’den sonra, çünkü Türk Hava Kuvvetleri Komutanı’nın görev süresi o dönemde bitiyor ve yerine yeni bir Hava Kuvvetleri Komutanı atanması gerekiyor. Peki, yeni Hava Kuvvetleri Komutanı kim? Neyin nesi? Kime, kimlere yakın? Bunu da daha önceki yazılarımızda yazmıştık, demiştik ki “Cemaatin bir Hava Kuvvetleri Komutanı oluyor” Bu terfi son kurumlar, daha doğrusu deyyuslar arası çatışma esnasında kesinleşti. Hakk emri vaki olup da o zat-ı muhterem (!) daha önce gebermezse, atama kesin. 

Korkunç mu dediniz? “Yetmez ama EVET” derken ya da öyle diyenlere karşı yeterince mücadele etmezken düşünseydiniz efendiler… İşte bu nedenle İsrail bu “örtülü operasyon”a “Potamyalı Operasyonu adını verirse kimse şaşırmasın.

Evvelce yazdıklarıma gülüp geçenler, hadi buna da gülüp geçin…

Salon züppelerini, yalakaları, yatanları değil, iş yapanları terfi ettirseydiniz bu gün Hasdal’da Silivri’de olmazdınız dediklerimin durumundan ibret alanlar, alabilenler için bu yazdıklarım bir ihbardır. Bizimkiler bunu yapmaz, yapamaz diyenlere; son 13 yıl içinde 2nci Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı sorumluluk alanı içindeki “çok özel görevli” İsrail ve ABD hava gücü unsurlarını görmezden gelenleri ne çabuk unuttunuz derim.

Bu arada belki benim burada yazamadıklarım da vardır, onları da siz bulun makamları ile şeref bulan efendiler…

Hiç yorum yok: