19 Mart 2012 Pazartesi

YENİ GÜNAYDIN YAZILARIM 16

DİKKAT ! Esas Hedef Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bölünme yaratmak…

Faturayı “ÖDEME ZAMANI”

Bir zamanlar, neredeyse bütün ihtilallarda ve en son 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nde komutaya hâkim olan tepe yönetimi kendilerini “Vatanı en çok sevenler” olarak görür ve kendilerine destek verenler de dâhil herkese bu konuda tepeden bakarlardı. Onlardan başka kimseler bu vatanı onlar kadar sevemezlermiş gibi davranırlardı. İddialarından gözleri o kadar dönerdi ki gözleri ne adalet görürdü ne hukuk. Hatta ahlak bile sükût ederdi.

Şimdilerde ise birileri güya ADALET ve DEMOKRASİ adına aynı şeyleri yapıyorlar. Bir taraftan cemaat diğer taraftan iktidar partisi ve arka bahçesindeki kemikçileri adalet ve demokrasi konusunda darbecilerden de ceberutlar.

Her geçen gün elde edilen bilgiler ve gelişmeler sonucunda darbecilerin aslında vatanı KUKLACI’nın emrettiği şekilde sevdikleri ortaya çıkıyor. Bunların da adalet ve demokrasi tutkularının kaynağı yine KUKLACI’nın emirleri, direktifleri.

KUKLACI iktidara taşıdığı herkese bir “Fatura” gönderir. Onlar da bunu öderler, ödemek zorundadırlar. 28 Şubatçıların önüne konulan fatura San-Andreas Fay Hattı’nın benzeri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda deney yapılmasıydı. Bedelini günahsız 173.741 vatandaşımız ödedi. (Bu sayı 2012 Ocak ayı itibarı ile teyit edilmiş bir değeredir, resmi organların yayınladıkları ise manipüle edilmiş olanıdır) Faturayı ödeyenler de korumaya alındı. Örnek karşınızda E. Org. Ç.B. ve E.Org.A.Ç…

Şimdilerde iktidarın başının önüne bir “Fatura” kondu. Ödemek zorunda. Aksi takdirde sonu Merhum Kaddafi’den beter olacak ya da tarihe Mussolini’nin ölümünden de feci bir ölüm olarak geçecek. Tabii ki faturayı sadece onlar ödemeyecek, “usul ve füruğ”u ile kendisine destek veren yakınları da aynı akıbete mahkûm olacak. Ama gelin görün ki iktidarın başı, bunca ahlaksızlığa, cinayete, katliama, melanete, hırsızlığa, uğursuzluğa, ahlaksızlığa destek veren seçmenlerine bile bunu anlatamayacağını, açıklayamayacağını biliyor. Çaresiz vaziyette. Şimdilerde kendisine “fatura”yı uzatanlara yalvarıyor, “ne olur, bana yardımcı olun, öyle bir tezgâh kurun ki beni kurtararak bu tahsilâtı yapın”…

FATURA’da ne yazıyor?

İktidarın başının ve şürekâsının ödemeye mahkûm olduğu faturada  “Masum kanı dökmek” yazıyor. Bunun nasıl yapılacağı da belli. Küresel Eşkıya adına Suriye ve İran’a karşı Mehmetçiğin kanını dökerek saldırmak. “Tampon Bölge”, “Demokrasi”, “Masum insanlar”, “Demokrasi âşıkları”, “Hürriyetçiler”… zırvalamalarının temelinde bu yatıyor.

Küresel Eşkıya her zaman “Ucuz kan” olarak gördüğü Mehmetçiğin kanını dökmekten çekinmemiştir. Bu Çanakkale Savaşı’nda da böyle olmuştur, Kurtuluş Savaşı’nda da, Kore Savaşı’nda da, Güneydoğu Anadolu olaylarında da… Çanakkale Savaşı bir destan olarak tarihimizde yer alırken o kadar büyük bir kırım yaşanmıştır ki ve kırımda o kadar çok tertemiz vatan evlatları katledilmiştir ki devlet üst yönetimi, ekonomi çarkı savaştan kaçanların, ard niyetli ekalliyetlerin eline geçmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda Yunanistan da Küresel Eşkıya adına bizimle savaşmış ve onun adına bizi kırmıştır. Kırılan Türk ve Yunan evlatları olurken kazanan Küresel Eşkıya olmuştur. Kore ve Güneydoğu Anadolu olayları ise herkesin gözü önünde cereyan etmiştir.

İktidarın başı ne yapıp edip Mehmetçiği bir oldubitti ile Suriye ve/veya İran’a karşı kullanmak durumundadır. Bu konuda bin bir türlü tezgâh kurulabilir ve çalışabilir. “Ankara”nın son zamanlarda orta malı gibi olmasının sebebi de budur. Küresel Eşkıya has evlatlarını, has maşalarını, has uşaklarını, has kuklalarını kurtarmak konusundan kararlıdır.

Alavere dalavere Mehmetçik “Küresel Eşkıya’nın Kızıl Elması” için Suriye’ye…

En yakın olasılık Mehmetçiğin Suriye’ye karşı kullanılmasıdır. “Küresel Eşkıya’nın Kızıl Elması” için savaşa sürülmesidir. İran ve Suriye’ye karşı yapılacak haksız ve tezgâh harekâtlara karşı çıkma ihtimali bulunanların tamamı zaten ya Hasdal’da ya da Silivride’ler… İktidar, Kürsel Eşkıya, cemaat ve diğer işbirlikçiler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sesinin kesildiğini, itiraz odaklarının sindirildiğinden o kadar emindirler ki, ne gibi hatalar yaptıklarının farkında bile değillerdir. Her şeyden önce onların gözleri o kadar dönmüştür ki Yüce Yaradan’ı bile kale almamaktadırlar. “Kaderi” kendilerinin yazdıklarına inanmaktadırlar.

Irak’ta yaşanan binlerce Müslüman kadına yapılan tecavüze tepki göstermeyenler Suriye’deki “İşbirlikçileri” Türkiye’den desteklemeye utanmıyorlar, onlara lojistik desteğin en mükemmelini sağlıyorlar, aslında onların elinde bir şey yok, çünkü onlar KUKLA…

Küresel Eşkıya ilk raundu kaybetti, Suriye’deki işbirlikçileri kendilerine verilen görevi yerine getiremedi, Suriye halkını bölemediler. Şimdi Küresel Eşkıya bunun hazımsızlığı içinde. Yan tarafta Siyasi Fahişeler Mesud BARZANİ ile Celal TALABANİ beklemede… Türkiye Suriye’ye “Tampon Bölge” oluşturmak adına bile girse “Bağımsız Kürdistan’ı ilan edecekler… Kısaca İktidar Partisi kendilerini iktidara getiren Kürsel Eşkıya’ya verdiği sözleri tutmak zorunda… Yoksa…

Gidişat Türkiye’nin bir oldu-bitti ile Suriye ve İran savaşına sürüklenmesi. İşin en korkunç tarafı ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin böyle bir olay karşısında içten bölünmesi olasılığı… Aslında Küresel Eşkıya’nın GİZLİ ve ASIL Hedefi de bu…

Ana muhalefet partisi ile diğer muhalefet partisinin bu gidişata karşı yeterince tepki vermemesi ise “Küresel Eşkıya”nın KUKLALARI’nın sadece İktidar’da olmadıkların en önemli göstergesi.

“Yetmez ama EVET” diyenler başta olmak üzere “Dindar” olduklarını düşünerek onlara destek verenlere duyurulur…

Hiç yorum yok: