Bankalar
Ülkesi Türkiye / Cem Yaren
|
Sanki
herkes emirlerinde…
Türkiye soyuluyor; hem de devleti yönetenlerin
desteği ile göz göre göre. Buralarda defalarca yazdım ama bir tel Allah’ın
kulundan cevap bile alamadım. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları
Yasası çıkıncaya kadar bankaların tüketicilere verdiği kredi kartları ile
yaptıkları soygunun adı “Yasal Tefecilik” ya da “Devlet Desteği ile
Tefecilik”tir.
Bankaların fahiş, hatta “fahiş” kelimesini dahi
gözyaşları içinde bırakacak taleplerine binbir dereden su getirerek destek
veren yerel mahkemelerin pek çoğu da bu soygun tarafı durumundadır.
“Yasadışılığın hesabını sormak bir yana masum vatandaşını bankaların
bataklığına atan ve buna da HUKUK adını verenleri, dünyanın en geri kalmış
toplumlarında bile görmek mümkün değildir. İşin en garip tarafı bu soyguna
iktidarı ile muhalefeti ile bütün siyasi partilerin göz yumması ve hatta destek
olmasıdır. İddia ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yasama, Yürütme ve
Yargı erkleri BANKALARIN şantaj, tehdit ve hatta kısmen yemlemeleri altında
sadece onlara çalışmaktadırlar. Türkiye’de bankaların pek çoğu
YASALLAŞTIRILMIŞ ZEBANİLERDİR.
YENİ Mİ FARK ETİNİZ?
Yine burada defalarca ifade ettim. Etmeye de devam
edeceğim. Türkiye’de 28 Şubat denen densizlik, daha doğrusu ihanet sonucu
yaşanan BANKA HORTUMLAMA olaylarında YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI’nın ortak
destek ve sorumluluğu vardır.
Milli Güvenlik Kurullarında bayan memurelerin yüzde
kaçının G-String giydiğini bilenlerin Bankaların Hortumlanması’nı bilmemeleri
mümkün değildir. Hatta, bu operasyon bilinçli olarak yapılmıştır. Operasyonun
ana amacı, o dönemde büyük gelişme gösteren Milli Sermaye ve Milli
Müteşebbislerde biriken kaynakların/sermayenin İstanbul Dükalığı’na peşkeş
çekilmesidir. Yani genelde “ekalliyet” mensuplarına.
Neymiş, PAMUKBANK yurt içi ve yurt dışı operasyon
sonucu çökertilmiş miş. Yıllarca yazdıklarıma karşı “tıkı” çıkmayanların
şimdilerde bu habere “sür manşet” yer vermelerinin sebebi acaba ne olabilir?
Neymiş olayın asıl aktörü CITIBANK mış…
Uyanın da balığa gidelim efendiler….
ANKARA’YI SİLME OPERASYONU
Yine burada defalarca yazmış olduğum gibi Ankara’yı
Sime Operasyonu’nun bir ucunda yine CITIBANK ve DEUTSCHE BANK bulunmaktadır.
DEUTSCHE BANK, Doğan’ın ayağındaki iç çamaşırının bile sahibidir. Doğan’ın
her şeyi DEUTSCHE BANK’ındır. Bunun için DEUTSCHE BANK, taraflardan Türkiye
İş Bankası’nı diyet olarak istemektedir. Bu oyunun içinde kimler yoktur ki…
CHP bile… “Merkez Bankası” Ankara’dan taşınamaz diyen CHP’ye kimse şu soruyu
soramamıştır:
“Türkiye İş Bankası’nın önemli hissedarı olarak
sizler, İş Bankası gibi Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli
Bankası’nın Genel Müdürlüğü’nün İstanbul’a taşınmasına neden karşı
çıkmadınız?
Vakıflar Bankası’nın yaptığı tanıtım atağının,
süslenip püslenen dayanıp döşenen Halk Bankası şubelerinin, yeni personel
istihdamı hazırlıkları ve personel alımı başlatılan Ziraat Bankası’nın
müşterisi de hazırdır: CITIBANK.
Şimdi aklı başında olan hemen herkes CHP genel
Başkanı BAYKAL’a şu soruyu sormalıdır. Geçen ve son Milletvekili Genel
Seçimleri’nde Mustafa Rahmi KOÇ ve Aydın DOĞAN kontenjanından kaç
milletvekili TBMM’ne CHP üzerinden taşındı?
Bu konuyu daha önce defalarca tüm ayrıntıları ile
yazdığımdan daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.
TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU VE BATIŞI
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dünyanın bütün güçleri
bir araya gelse yıkamaz ve bitiremez. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Ancak,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurtuluşunun ya da batışının anahtarı
bankaların elindedir. Bu anahtarı aklı başında milli insanlar kullanırlarsa
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgesel değil, küresel bir güç olacak; aksi
taktirde, bugünkünden de daha kötü durumda bir müstemleke…
Bu gerçeği çok iyi biliyor olmalarına rağmen OYAK
gibi bir kuruluşun OYAKBANK’ı ING Bank’a satması da baştaki iddia ve
sözlerimi tamamen doğrular niteliktedir.
BEN ŞAŞIRMADIM, SİZ DE ŞAŞIRMAMIŞ OLMALISINIZ
Kemal DERVİŞ Türkiye’ye uluslar arası güç ve
sermayenin valisi olarak gelmiştir. Göreve gelir gelmez de Cumhurbaşkanlığı
makamı da dahil olmak üzere bütün devlet kurumlarını teslim almıştır. Çünkü
Kemal DERVİŞ uluslararası sermayenin bir DEVŞİRME evladıdır.
Onunla kol kola giren, ona destek veren her kim
varsa onun “emir eri”dir. Bu kişilerin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan
Yardımcısı ya da Bakan olması sonucu değiştirmez. Kemal DERVİŞ’in SİLAHSIZ ve
ŞİDDETSİZ yaptıkları PKK’nın yıllarca Türkiye’ye yaptıklarının da
üzerindedir. Bizim şabalak İnsan Hakları ve Demokrasi savunucuları hala ODAK
olmak konusunda “ŞİDDET” OLMADAN ASLA ! diye dursunlar.
Şimdi sizlere soruyorum “Kemal DERVİŞ ve şürekasının
Türkiye’ye, Türk Milleti’ne karşı yaptıklarını, acaba can düşmanlarımız
topyekün silahları ile yapabilirler miydi?
Cevabınız HAYIR ise yazılarımı takip etmenizde fayda
var. Cevabınız EVET ise benim yazılarımla boşuna zamanınızı harcamayınız.
Saygılarımla.
Cem Yaren
15. Agustos 2008
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder