7 Nisan 2012 Cumartesi

Merhum Cem YAREN'den ibretlik yazılar... Yıllaaaaarrrr ötesinden...


Bankalar Ülkesi Türkiye / Cem Yaren



Sanki herkes emirlerinde…
Türkiye soyuluyor; hem de devleti yönetenlerin desteği ile göz göre göre. Buralarda defalarca yazdım ama bir tel Allah’ın kulundan cevap bile alamadım. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası çıkıncaya kadar bankaların tüketicilere verdiği kredi kartları ile yaptıkları soygunun adı “Yasal Tefecilik” ya da “Devlet Desteği ile Tefecilik”tir.
Bankaların fahiş, hatta “fahiş” kelimesini dahi gözyaşları içinde bırakacak taleplerine binbir dereden su getirerek destek veren yerel mahkemelerin pek çoğu da bu soygun tarafı durumundadır. “Yasadışılığın hesabını sormak bir yana masum vatandaşını bankaların bataklığına atan ve buna da HUKUK adını verenleri, dünyanın en geri kalmış toplumlarında bile görmek mümkün değildir. İşin en garip tarafı bu soyguna iktidarı ile muhalefeti ile bütün siyasi partilerin göz yumması ve hatta destek olmasıdır. İddia ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri BANKALARIN şantaj, tehdit ve hatta kısmen yemlemeleri altında sadece onlara çalışmaktadırlar. Türkiye’de bankaların pek çoğu YASALLAŞTIRILMIŞ ZEBANİLERDİR.
YENİ Mİ FARK ETİNİZ?
Yine burada defalarca ifade ettim. Etmeye de devam edeceğim. Türkiye’de 28 Şubat denen densizlik, daha doğrusu ihanet sonucu yaşanan BANKA HORTUMLAMA olaylarında YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI’nın ortak destek ve sorumluluğu vardır.
Milli Güvenlik Kurullarında bayan memurelerin yüzde kaçının G-String giydiğini bilenlerin Bankaların Hortumlanması’nı bilmemeleri mümkün değildir. Hatta, bu operasyon bilinçli olarak yapılmıştır. Operasyonun ana amacı, o dönemde büyük gelişme gösteren Milli Sermaye ve Milli Müteşebbislerde biriken kaynakların/sermayenin İstanbul Dükalığı’na peşkeş çekilmesidir. Yani genelde “ekalliyet” mensuplarına.
Neymiş, PAMUKBANK yurt içi ve yurt dışı operasyon sonucu çökertilmiş miş. Yıllarca yazdıklarıma karşı “tıkı” çıkmayanların şimdilerde bu habere “sür manşet” yer vermelerinin sebebi acaba ne olabilir?
Neymiş olayın asıl aktörü CITIBANK mış…
Uyanın da balığa gidelim efendiler….
ANKARA’YI SİLME OPERASYONU
Yine burada defalarca yazmış olduğum gibi Ankara’yı Sime Operasyonu’nun bir ucunda yine CITIBANK ve DEUTSCHE BANK bulunmaktadır. DEUTSCHE BANK, Doğan’ın ayağındaki iç çamaşırının bile sahibidir. Doğan’ın her şeyi DEUTSCHE BANK’ındır. Bunun için DEUTSCHE BANK, taraflardan Türkiye İş Bankası’nı diyet olarak istemektedir. Bu oyunun içinde kimler yoktur ki… CHP bile… “Merkez Bankası” Ankara’dan taşınamaz diyen CHP’ye kimse şu soruyu soramamıştır:
“Türkiye İş Bankası’nın önemli hissedarı olarak sizler, İş Bankası gibi Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Bankası’nın Genel Müdürlüğü’nün İstanbul’a taşınmasına neden karşı çıkmadınız?
Vakıflar Bankası’nın yaptığı tanıtım atağının, süslenip püslenen dayanıp döşenen Halk Bankası şubelerinin, yeni personel istihdamı hazırlıkları ve personel alımı başlatılan Ziraat Bankası’nın müşterisi de hazırdır: CITIBANK.
Şimdi aklı başında olan hemen herkes CHP genel Başkanı BAYKAL’a şu soruyu sormalıdır. Geçen ve son Milletvekili Genel Seçimleri’nde Mustafa Rahmi KOÇ ve Aydın DOĞAN kontenjanından kaç milletvekili TBMM’ne CHP üzerinden taşındı?
Bu konuyu daha önce defalarca tüm ayrıntıları ile yazdığımdan daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.
TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU VE BATIŞI
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dünyanın bütün güçleri bir araya gelse yıkamaz ve bitiremez. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurtuluşunun ya da batışının anahtarı bankaların elindedir. Bu anahtarı aklı başında milli insanlar kullanırlarsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgesel değil, küresel bir güç olacak; aksi taktirde, bugünkünden de daha kötü durumda bir müstemleke…
Bu gerçeği çok iyi biliyor olmalarına rağmen OYAK gibi bir kuruluşun OYAKBANK’ı ING Bank’a satması da baştaki iddia ve sözlerimi tamamen doğrular niteliktedir.
BEN ŞAŞIRMADIM, SİZ DE ŞAŞIRMAMIŞ OLMALISINIZ
Kemal DERVİŞ Türkiye’ye uluslar arası güç ve sermayenin valisi olarak gelmiştir. Göreve gelir gelmez de Cumhurbaşkanlığı makamı da dahil olmak üzere bütün devlet kurumlarını teslim almıştır. Çünkü Kemal DERVİŞ uluslararası sermayenin bir DEVŞİRME evladıdır.
Onunla kol kola giren, ona destek veren her kim varsa onun “emir eri”dir. Bu kişilerin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı ya da Bakan olması sonucu değiştirmez. Kemal DERVİŞ’in SİLAHSIZ ve ŞİDDETSİZ yaptıkları PKK’nın yıllarca Türkiye’ye yaptıklarının da üzerindedir. Bizim şabalak İnsan Hakları ve Demokrasi savunucuları hala ODAK olmak konusunda “ŞİDDET” OLMADAN ASLA ! diye dursunlar.
Şimdi sizlere soruyorum “Kemal DERVİŞ ve şürekasının Türkiye’ye, Türk Milleti’ne karşı yaptıklarını, acaba can düşmanlarımız topyekün silahları ile yapabilirler miydi?
Cevabınız HAYIR ise yazılarımı takip etmenizde fayda var. Cevabınız EVET ise benim yazılarımla boşuna zamanınızı harcamayınız.
Saygılarımla.
Cem Yaren
15. Agustos 2008

Hiç yorum yok: